Ana içeriğe atla

Duble Meze Bar: Güzel Manzara, Şahane Servis, Lezzetli Meze

Duble Meze Pera'da Palazza Donizetti Otel'in en üst katında açılmış, nispeten yeni bir mekan. Adı üstünde mezeleri konusunda iddialı, manzara konusunda da iyi bir yere konumlanmış.

Öncelikle rezervasyondan bahsedeyim. O konuda çok hassaslar, lakin ben de çok hassasım. Arkadaşımın doğum günü olması sebebi ile rezervasyon için kendileri ile 2 hafta önceden iletişime geçtim ve cam kenarı bir masa istedim. Bana "tamam" dediler. Gün içinde rezervasyon onayı için aradıklarında ise, "cam kenarındayız değil mi?" dedim, "merak etmeyin sizi rahat ettireceğiz" dediklerinde bir sorun olduğunu anladım. Bu arada aman dikkat edin tanımadığınız numara diye açmazsanız ya da iş yerinde telefonunuza bakmazsanız, gününde onaylamadığınız takdirde saat 3'te rezervasyonunuzu iptal ediyorlar, akşam açıkta kalabilirsiniz. Tahmin ettiğim üzere, akşam cam kenarına 6-8 kişilik grupları oturtup bizi içeriye atmışlardı. "Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın" dedim, gösterilen masaya yerleştim. Lakin en azından telefonda bana biz "cam kenarına grupları yerleştiriyoruz" denilebilirdi, ayrıca ben şimdiya kadar hiç oturduğu cam kenarının tadını çıkaran grup da görmedim.
Menüden bahsetmek gerekirse meze açısından zengin, ve fiyatlar benzer mekanlarla karşılaştırıldığında uygun dahi kalıyor. Örneğin büyük Yeni Rakı 150 TL, ki Nevizade'nin bir çok "salaş" denilebilecek meyhanesinde bile bu parayı ödersiniz. Meze menüsü zengin, lakin anladığım kadarıyla soğuklarda daha iddialılar. Ahtapot, levrek marin, midye dolma, lakerda gibi klasik meyhane tatlarının yanı sıra çok da meyhaneyle bağdaştırmadığımız ancak menüye zenginlik katan mercimek köftesi, kuru domates harmanı gibi değişik lezzetler de var.



Biz soğuklardan midye dolma, biber borani, ızgara enginar, mantarlı humus ve hardallı levrek, sıcaklardan da ahtapot ve 3 peynirli köz patlıcan yedik. Midye dolma, bol soğanlı, üzümlü, fıstıklı ve çok lezzetliydi. Bildiğim kadarıyla bu şekilde yapılanına Ermeni usulü deniliyor. Biber borani oldukça acı, biz bitiremedik, bir çok mekanlarda atom dedikleri mezeye benziyor. Izgara enginar lezzetliydi, lakin pancar lüzumsuz olmuş, bir de ben önceki gün Kydonia'nınkini yediğim için fazla seçici bir durumdaydım. Mantarlı humus lezzetliydi, mantar çok yakışmış. Levrek marin ise benim sevdiğim gibi haşlanmamış, limonda bekletilerek pişmeye bırakılmış, hardalı kıvamında, garsonumuzun da söylediği üzere gerçekten mekanın en iddialı mezelerinden biriydi.

Sıcaklar da lezzetli lakin soğuklar kadar iddialı değil. 3 peynirli köz patlıcan çok güzel közlenmiş, bol peynirli ve burada gözüktüğünden çok daha lezzetliydi. Patlıcan sevenler için güzel bir seçenek. Izgara ahtapot vasattı lakin ahtapot vasat olduğunda bile çok lezzetli oluyor.

Kısacası biz mekanda yediğimiz içtiğimiz her şeyi beğendik. Servisten de memnun kaldık. Çalışanlar çok kibar, ulaşılabilir ve menüye hakimdiler. Bu kadar güzel mezeler, iyi servis ve fiyat-performans uyumu olması, rezervasyona dair gerginliğimi kompanse etti.

Ancak bu mekanın önemli bir "ama"sı var. Gruplar! Gittiğimiz akşam mekanda 2 kişilik biz dahil sadece 2 masa vardı. Diğerleri en az 6 kişilikten oluşan, "genç profesyonel" arkadaş gruplarıydı. Hepsi birinin doğumgününü kutluyordu ve bir anda mutfaktan 5 doğumgünü pastası çıktı. Herkes pastayla, doğumgünü çocuğuyla onlarca fotoğraf çektirdi. Ortam 1 saate yakın sakinleyemedi, ki grupların ortama her halükarda yaydığı doğumgünü harici normal huzursuzluktan bahsetmiyorum bile.
Siz de bu tip grubun bir üyesiyseniz, bu mekanda gerçekten çok mutlu olabilirsiniz, ama adam gibi rakı içelim, 2 lafın belini kıralım diye giden küçük bir grupsanız, başka küçük grupların gittiği bir mekan seçin. Ben bir sonraki 6 ve üstü kişilik organizasyonumu mutlaka bu mekanda yapacağım. Gülecek, bağıracak, onlarca fotoğraf çektirecek, manzara selfielerinin dibine vuracak ve yerime oturmayacağım; lakin bir daha 2 kişi gitmeyi kesinlikle planlamıyorum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rumeli Kavağı'nda Balıkçı Kahraman

Şubat, mart aylarında soğuk sularda yağlanıp, iyice lezzetlenen kalkanlar sonunda balık tezgahlarını şenlendirdi. İstanbul’da en güzel kalkanı yiyebileceğiniz adreslerden biri, belki de birincisi Balıkçı Kahraman…Vedat Milor pirimizin dediği gibi, kalkanı bütün şekilde tandır yaparak pişiren balıkçılar için, İspanya’nın Bask bölgesine gitmenize gerek yok, Kahraman hemen yanı başınızda, Sarıyer, Rumeli Kavağı’nda… Kahraman işin mutfağında piştikten sonra1996 yılında açtığı bu yerde, kendisi gibi tüm çalışanları da Trabzonlu. Aile gelenekleriyle, dededen ve babadan öğrendiği yöntemlerle, deniz ürünlerini muhteşem pişirerek bizlerle paylaşıyor! Nisan başı bizde aile ritüelimizi gerçekleştirmek üzere Kahraman’dayız. Masaya gelen her şey çok lezzetli, soğanlı domates salatası tam da hatırladığımız gibi, yedikçe yiyesiniz geliyor. Lüks diyebileceğimiz restoranlarda yediğimiz dondurulmuş kalamarlardan sonra, burada hem tavasını, hem de ızgarasını yemek ayrı bir keyif. Yine balık

Mükellef Karaköy: Sarımsaksız Meyhane Konsepti

Mükellef Karaköy, ünlü TV şefi Arda Türkmen'in Karaköy'deki meyhane konseptli restoranı. Restoran bir otelin en üst katında konumlanmış, tahmin edebileceğiniz üzere çok güzel bir tarihi yarımada ve boğaz manzarasına sahip. Zevkli bir şekilde döşenmiş, ışıklandırma yeterli, çoğunluğu bembeyaz masa örtüleriyle kaplı masalarda oturma düzeni sıkışık da olsa rahat, ferah bir mekan. Ancak mekan ile ilgili iç mimarın hak ettiği bu övgüleri ne yazık ki aşçıya yönlendiremeyeceğim. Arda Türkmen bir şekilde meyhane mezelerini sarımsaksız yapmanın iyi bir fikir olduğuna inanmış. Yediğimiz her şeyin tadında bir eksiklik, bir ruhsuzluk var acaba nedir diye düşünürken, en önemli sebep olarak bunu saptadım. Belki karşısındakine kokma endişesiyle sosyal bir akşam yemeği deneyimlemek isteyen gruplar için iyi bir seçenek olabilir ama bana sorarsanız hem konsepti meyhane yapıp hem bu endişeyle hareket etmek oldukça saçma ve yersiz. Mekanda gerçekten mezeden çok rakı çeşidi var. Aklınıza g

İskoç Viskisi: Anlıyormuş Gibi Yapmak için Bilmeniz Gerekenler

Yakın zamanda üniversitemin mezunlar derneğinden sertifikalı viski tadım kursu konulu bir e-posta aldım. Konuya ilgi olduğunu varsayıp İskoç viskisi ile ilgili teorik değil ama 3.5 senedir Birleşik Krallık'ta Edinburgh isimli İskoç Pub'una 200m uzaklıkta yaşamanın ve Edinburgh ziyaretlerimin sonucunda edindiğim pratik bilgileri paylaşmaya karar verdim. Bu yazının sonunda ne yazık ki size sertifika vaad edemiyorum ancak anlıyormuş gibi yapmanızı sağlayacak bir takım temel bilgileri vaad ediyorum.  Single Malt İskoç viskisi genellikle tek bir malt'tan (genellikle arpa maltı) ve tek bir damıtım evinde (distillery) üretilmiştir. Harmanlanmış (blended) İskoç viskileri (Ballantine's, Bell's, Chivas Regal, Famous Grouse, Teacher's gibi) içimi daha kolay olduğu için dünyada daha popüler olsa da Single Malt'lar Scotch Whisky (İskoç viskisi whisky diye yazılır, whiskey öteki viskiler için kullanılır) denilince ilk akla gelenlerdir. Single Malt'ların rengi